Tanzimat Dönemi ile birlikte başlayan batılılaşma süreci, edebiyatımıza roman türünün girmesini de sağlamıştır. Roman, edebiyatımıza bir tür olarak girmesi Fransız yazar François Fenelon tarafından yazılan Telamak adlı romanla olmuştur. Yusuf Kamil Paşa tarafından Türkçe tercümesi 1859’da eser, 1862 yılında Tercüme-i Telemak adıyla yayımlanmıştır.
Bu eserin yayımlanmasından bir süre sonra da Victor Hugo’nun ünlü romanı Sefiller, ismi bilinmeyen bir çevirmen tarafından Türkçeye kazandırılmıştır. Bu dönemde Osmanlı – Fransız ilişkilerinde yaşanan olumlu hava nedeniyle politika ve kültürde etkileşimler fazla olmuştur. Fransız edebiyatı, özellikle romanı etkisini hissettirmiştir. Zaten roman sözcüğünün Türkçeye geçişi doğrudan Fransızcadandır. Okurun Fransız romanların çeviri ve uyarlamaları ile tanışması ile birkte yazın dünyamızda yoğun bir hareketlilik yaşanmıştır. Edebiyatımızda 1860-1880 yılları arasındaki dönem Fransızca eserlerin çevirilerinin çok yapıldığı bir dönemdir. Romanın Edebiyat dünyamıza girişi François Fenelon’un Telamak adlı eseri ile olmuştur.
İlk Türk romanı Şemseddin Sami tarafından yazılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’tır. Romanın yayımlanma tarihi 1872 yılıdır. Osmanlı yazarlarının roman türünde yazdığı ilk eserler, çoğunlukla başarılı değildir. Bunda romanın bir edebiyat türü olarak, kültürel gelişmenin bir parçası olarak değil de batıdan ithal edilmiş olmasının büyük payı vardır.
Daha çok poetik (şiirsel) yönü ile gelişim gösteren edebiyatımzda, ramanın temel niteliklerinden olan karakter yaratmada zorluklar yaşanmıştır. Türk yazarlar, romanın temel kavramları noktasında zayıf kalmışlar, yüzeysel hatta karikatüre benzeyen tipler üretmişlerdir. Yazılan ilk romanlar, batı romanlarının özellikle de Fransız romanlarının taklit ürünler olarak gösterilebilir.
Romanımızın başlangıç ve gelişme döneminde Fransız Romantizm akımı etkin olmuştur. Ancak bu dönemin okurunun tercihi, batı yaşamı ve toplumsal gelişimine uygun yaşantılar yerine Osmanlı toplumunun gerçeklerini anlatan yazılardan yana olmuştur. Genellikle romantik aşkların işlendiği bu dönemde; Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası (1896), Namık Kemal’in İntibah’ı (1878) ve Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey’le Rakım Efendi’si (1875) en önemli eserlerdir.
Türk edebiyatında ilk tarihi roman denemesi 1871’de basılan Ahmet Mithat Efendi’nin Yeniçeriler adlı romanıdır. Bununla birlikte batı normlarında ilk Türkçe tarihsel roman, Namık Kemal’in ünlü eseri Cezmi’dir. 1880’de basımı yapılan Cezmi, edebiyatımızda ilk tarihi romandır.
Türk edebiyatında ilk usta romancılar ve romanları, Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde ortaya çıkmıştır. “Sanat sanat içindir” görüşünü benimseyen bu yazarlar aşk ve acıma gibi temalara yer vermiştir. Bu dönemin en önemli yazarı Halit Ziya Uşaklıgil olarak gösterilmektedir. Aşk-ı Memnu (1925) adlı romanı ile Halit Ziya, günümüzde de çok okunmaya devam etmektedir.
1910’dan sonraki dönemde milli duyguların öne çıkmasıyla birlikte “Genç Kalemler” dergisi etrafında gelişen Türkçülük akımı etkin olmuştur. Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanları gibi milli romanlar bu dönemde yazılmıştır.
Cumhuriyet döneminin ilk romanlarında ise ulusçuluk akımı etkindir. Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen romanları, ulusal modernleşme hareketinin tesiriyle, “köy romanı” takip eder. Türk edebiyatında Toplumcu romanların yazılması ise 1960’lı yıllardan sonraya rastlamaktadır.
Türk edebiyatında roman, günümüzde çok önemli bir gelişim göstermektedir. Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Zülfü Livaneli gibi birçok yazarımız dünyanın bir çok diline çevrilen eserlere imza atmıştır.
Kaynak: www.aykutsaritas.com Edebiyat