2015 yılında mezarının taşınmasıyla birçok habere konu olan Süleyman Şah, Osmanlı Devleti’nin atası olarak kabul edilebilir. 12. yüzyıl ve 13. yüzyıl civarlarında hayatını sürdüren önemli şahsiyetlerden birisidir. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in dedesidir. Suriye sınırı içinde olmasına rağmen Türk toprakları olarak kabul edilen, Süleyman Şah’ın türbesinin bulunduğu yer uzun yıllar Türk askerleri tarafından nöbet tutularak korunmuştu.
Ancak birazdan sizlere detaylarını paylaşacağımız üzere, önce türbenin yakınında bir baraj inşa edilmiş olması, ardından da ülkede yaşanan iç savaş kaygısı ile yerinin değiştirilmesine karar verilmiştir. Türk hükümeti tarafından yapılan açıklamaya göre de; iç savaş nedeniyle geçici olarak, etkili bir operasyonla Eşme köyüne taşınmıştır. Bu bölgeye Türk bayrağının dikildiğiyle ilgili açıklamalar da hükümet tarafından yapılmıştır.
[renkbox baslik=”İlk Türk Devletleri ve Özellikleri” link=”https://bilgihanem.com/ilk-turk-devletleri/” resim=”https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2014/12/ilk-turk-devletleri-ozellikleri.jpg” renk=”sari” yenisekme=”evet”][/renkbox]
Türbenin bulunduğu nokta Suriye toprakları sınırında olmasına rağmen türbe alanı Türk toprağı kabul edilmiştir. Ankara ve Lozan Anlaşmalarıyla da bu hüküm netlik kazanmıştır. Günümüze kadar toprakların korunmasıyla ilgili herhangi bir problem yaşanmamıştır. Bu yazımızda sizlere, Süleyman Şah’ın kısaca hayatı ile türbesi hakkında yaşanan olayları paylaşacağız.
Süleyman Şah Kimdir?
Süleyman Şah Kaya Alpoğlu olarak bilinen isim, kısaca Süleyman Şah olarak anılır. Kaya Alp’in oğlu aynı zamanda Ertuğrul Gazi’nin babasıdır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in ise dedesidir. Bu nedenle Süleyman Şah, Osmanlı Devleti’nin kurucusu olarak da kabul edilebilir. Oğuzların Kayı boyundan olan Süleyman Şah’ın doğum tarihi ilgili net bilgiler mevcut değildir ama 12. yüzyılın sonlarına doğru doğduğu düşünülmektedir. Horasan bölgesinde dünyaya gelmiştir.
Ertuğrul, Sungur Tekin, Gündoğdu ve Dündar adında 4 oğlu vardı. Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Sungur Tekin ve Gündoğdu kabileleriyle birlikte eski yurtlarına geri dönerken, Ertuğrul ve Dündar yeni yurtlar aramak için Pasinler ovası başta olmak üzere birçok yer gezdi. Yeni yurtlar edinme ve keşfetme arzusu olan Ertuğrul Gazi, Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Söğüt’e uçbeyi olarak tayin edildi. Oğullarından Osman Bey ise Osmanlı Devleti’ni kurdu.
Moğol hükümdarı Cengiz Han Orta Asya’yı istila edince, Oğuzların Bozok kolundan Kayı boyu, 13. yüzyılda Türkistan’dan batıya göç etmeye karar vermiştir. Göç edenlerden yaklaşık 50 bin hane Erzincan, Ahlat, Diyarbakır, Mardin ve Urfa’ya yerleşmişlerdir.
Kendisinden sonra yerini oğlu Ertuğrul Gazi, ardından da Osman Gazi almıştır. Süleyman Şah’tan Osman Gazi’ye geçen dönem, bir topluluğun aşiretten, beyliğe yükselişinin adıdır. Süleyman Şah döneminde aşiret olan topluluk uzun yıllar sonra dünyaya hükmeden bir imparatorluk halini almıştır.
Süleyman Şah’ın Hayatı
Süleyman Şah, aşiretleriyle birlikte Orta Asya’dan göç ettikten sonra 1221 yılında Ahlat’tan çıkıp Erzincan taraflarına doğru ilerledi. Amasya bölgesinde Gürcülerle savaştı ancak burada bir yaşam alanı kurulamayacağına karar verdi. Bu süre içerisinde Halep’te bulunan Eyyubi Devleti’nden Haçlılarla savaşmak üzere Süleyman Şah’a bir davet geldi.
Süleyman Şah oymaklarıyla birlikte yola çıktı. Ancak tam olarak güzergahı bimiyorlardı. Atını önce Fırat nehrine doğru sürdü. Fakat bir süre sonra su kendi boyunu aşınca çıkmak istedi. Ancak ayağını üzengiden kurtaramadı. Bu olaylar sonrasında Süleyman Şah, Caber’e giderken; yolda Fırat Nehri’nde boğularak hayatını kaybetti.
Ancak ölümü hakkında çok fazla rivayet bulunmaktadır. Yazımızın sonuna eklediğimiz videodan daha ayrıntılı edineceğiniz bilgilere bakıldığında; bu konuda tarihçiler arasında ciddi anlamda fikir ayrılığı bulunmaktadır. Kimisi Fırat nehrinden geçerken öldüğünü savunurken, kimisi Halep’te cenk ederken öldüğünü söyler. Yine doğruluğu halen tartışılan en çarpıcı nokta ise Caber Kalesi’nde yatan kişinin Süleyman Şah olmayabileceğidir.
Süleyman Şah’ın mezarının bulunduğu yer olan Caber Kalesi, II. Dünya Savaşı sonrasında Suriye sınırları içinde kalmıştır. Fakat Ankara ve Lozan Antlaşmaları gereğince, mezarın bulunduğu yer Türk toprakları olarak kabul edilmektedir. 1973 yılına kadar da mezarın yanında bulunan türbede Türk askerleri nöbet tutuyordu.
Ancak bu tarihten sonra bölgede yapılan bir baraj, türbenin su altında kalma riskini doğurdu. Suriye ile Türkiye arasında karşılıklı görüşmeler neticesinde, Süleyman Şah’ın türbesinin farklı bir bölgeye taşınmasına karar verildi. İki ülke arasında yapılan anlaşmaya göre; türbe müştemilatı ile birlikte Halep-Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledilecek, barajın kenarında türbenin eski konumuna en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecekti. Türkiye, türbenin zarar görmemesi için 2008 yılından itibaren büyük önlemler aldı. Duvarları yükseltildi, altlarına su geçirmez yapılar kuruldu, yeni bayrak direği çekildi ve çevresi yeşillendirildi.
Süleyman Şah Türbesinin Önemi
Ölümünün ardından naaşı Caber Kalesi’nin Fırat Nehri hizasındaki bölgeye defnedilmiştir. Mezarının taşınmadan önce bulunduğu yerin önemi bu sebeptendir. Bölgede mezarın bulunduğu noktaya Süleyman Şah Saygı Karakolu adı verilmiştir. Uzun yıllar bu bölgede bulunan türbesinin yanında Türk askerleri nöbet tutmuştur. 21 Şubat 2015 tarihinde ise ülkemiz tarafından Suriye’de iç huzursuzluklar sebep gösterilerek, yapılan operasyonla geçici süreliğine, Türk sınırına 180 metre mesafede olan Eşme köyüne nakledilmiştir.
Suriye toprakları sınırında uzun yıllardır yaşanan iç savaş nedeniyle Süleyman Şah’ın mezarının tehlikede olduğu düşünülmüştür. 38 personelin koruduğu mezarın Şah Fırat Operasyonu ile vakit geceyi gösterdiğinde Türkiye’ye taşındığı açıklanmıştır. Ardından yapılan açıklamayla da yeni mezar yeri olan Eşme köyüne Türk bayrağı dikildiği söylenmiştir. Bu taşıma esnasında bir asker geçirilen kaza neticesinde hayatını kaybetmiştir ama kazayla ilgili net bilgiler verilmemiştir.
Süleyman Şah’ın naaşının ilerleyen zamanlarda Eşme köyüne defnedileceği belirtilmiştir. Eşme köyünde Türk askeri kontrol noktası oluşturmuştur ve hazırlıklar son hızla devam etmekte, hazırlıklar biter bitmez naaş taşınacaktır. Nakil işlemi gerçekleştikten sonra birçok açıklama yapılmıştır. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarının ardından, bir bilgi de genelkurmaydan gelmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı’nın web sitesinden yapılan açıklamaya göre; Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda bulunun Süleyman Şah mezarının, Suriye’de meydana gelen güvenlik sorunları ve askeri gereklilikler sebebiyle, Türkiye’nin var olan hakları saklı kalmak üzere geçici olarak Suriye topraklarında yer alan ama Türkiye sınırına daha yakın olan Eşme köyüne taşınmak üzere Türkiye’ye geldiği belirtilmiştir.
[renkbox baslik=”Çandarlı Halil Paşa Kimdir? Hayatı Hakkında Bilgi” link=”https://bilgihanem.com/candarli-halil-pasa-kimdir/” resim=”https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/03/candarli-halil-pasa-kimdir-hayati-hakkinda-bilgi.jpg” renk=”yesil” yenisekme=”hayir”][/renkbox]
Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan Süleyman Şah’ın türbesi de elbette Türkler için önemli bir yere sahiptir. Döneminde Halep Emiri tarafından yapımı başlatılan türbesi daha sonra Selahaddin Eyyubi tarafından koruma altına alınmıştır. Ancak daha 1260 yılında Moğollar tarafından yıkıma uğramıştır. Uzunca yıllar yıkık halde kalan Süleyman Şah türbesi, Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim‘in o bölgeyi fethetmesiyle yeniden restore ettirilmiştir.
1973 yılında ise Suriye’nin baraj inşaatında suların yükselerek türbeyi tehdit etmesi, aynı zamanda son yıllarda yaşanan iç karışıklıklar da eklenince; Türkiye hükümeti türbenin korunması gerektiğine karar vermiş ve yerini değiştirmiştir. Son olarak 2018 yılının başında türbenin yeniden eski yerine taşınması gündeme geldi. Dönemin Başbabakanı ve Başbakan yardımcısı tarafından yapılan açıklamada; Suriye’de savaşın bitip, hayatın normale dönmesinin ardından türbenin eski yerine taşınacağı bildirildi. Binali Yıldırım söz konusu taşınma işleminin tarihinin netleşmediğini fakat eninde sonunda gerçekleşeceğini söyledi.