Arjantin Edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Julio Cortazar, 26 Ağustos 1914 tarihinde Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, bir süre öğretmenlik ve çevirmenlik yaptı. 1938 yılında Presencia adlı şiir kitabı yayınlandı. Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışırken Peron yönetimine karşı düzenlenen eyleme katıldı ve tutuklandı. Bir süre hapis yattı ve üniversiteden ayrıldı. İlk öykü kitabı olan Bestiario, 1951’de yayımlandı.
Peron hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti ve kitabı UNESCO’da çevirmen olarak çalışmaya başladı. 1981’de Fransız uyruğuna geçti fakat Arjantin vatandaşlığından da ayrılmadı.
Julio Cortazar, öykülerinde fantastik öğelere yer vermiştir. Gerçek dünyayla olağandışı yaşantıları iç içe geçirmiştir ve kendine özgü bir öykü anlatım dili oluşturmuştur. Julio Cortazar, edebiyatın dışında mitoloji, antropoloji, psikoloji, boks, fotoğrafçılık ve sinemayla ilgilenmiştir.
Julio Cortazarın 1950’li yıllarda yayınlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitapları büyük ilgi görmüştür. 1963’te yayınlandığı Seksek adlı romanı ise olağanüstü özelliklere sahiptir. Seksek, Cortazar’ın başyapıtıdır ve geleneksel romanın olay örgüsünü altüst etmiştir. Seksek, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandır. Edebiyat eleştirmenleri, Julio Cortazar’ın diğer önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler adlı yapıtlarını öne çıkarmaktadır. Edgar Allen Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortazar, yaşamın son yıllarında kendini insan hakları davasına adamıştır.
Julio Cortazar, 12 Şubat 1984 tarihinde Paris’te öldü.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından olan Gabrıel Garcıa Marquez’in kaleminden Julio Cortazar:
“Julio Cortazar, tanımak mutluluğuna eriştiğim en etkileyici insandı. Üstelik o yaşlı 1956 sonbaharının bitimine doğru, ara sıra uğradığı, parmaklarını boyayan kocaman bir dolmakalemle önündeki okul defterine yazılar doldurmak üzere, Jean-Paul Sartre’dan yüz metre ötede, köşe masalarından birine kurulduğu, İngilizce adlı Paris kahvesinde onu ilk gördüğüm günden beri…
İlk öyküler kitabı Bestiario’yu okumuş, daha ikinci sayfasında, büyüyüp adam olduğum zaman böyle bir yazar olmak istediğimi anlamıştım. O belki de hiç istemeden herkesçe sevilmeyi başaran tek Arjantinliydi.”