Beat Kuşağı Nedir ? Beat Kuşağı Yazar ve Müzisyenleri

 

    Beat Kuşağı ,1950 ve 1960 yılları arasında gelişen ve New York’ta bir araya gelen bazı ABD’li yazar ve şairlerinden oluşmuştur. Beat Kuşağı yazarları, konformist yaşamı yücelten ABD toplumunun değerlerine karşı çıkışlarıyla dikkat çekmiştir. “Beat Kuşağı” terimi önerisi aynı zamanda Beat kuşağının en önemli yazarlarından biri olan Jack Kerouac tarafından önerilmiştir.

Beat kuşağının ortaya çıkışı ve gelişmesi

 

1929 büyük ABD Ekonomik Bunalımı sırasında, demir yolu inşaatlarında çalışan işçiler, işlerin bitmesiyle birlikte yeni iş bulmak umuduyla kaçak olarak bindikleri trenlerle Amerikayı bir uçtan uca dolaşmaya başladılar. Bulunan işler ise çiftliklerde geçici ve karın tokluğuna çalışma şeklindeydi. Hayatta kalmak için sürekli eyalet değiştirmek, farklı hasat dönemlerine yetişmek gerekiyordu. Bu ağır ve zorlu koşullarda ve üstelik ücretsiz çalışan mevsimlik işçilerin öyküleri, Beat Kuşağının esin kaynağı oldu…

Beat Kuşağının ortaya çıkışı ve ‘Yol’ kavramı arasındaki bağlantıyı sağlayan şey, sonu gelmeyen yolculuklara ve yer değiştirmelerdir. Amaçsız demir yolu yolculukları olarak yaygınlaşan bu geleneğin ilk izleri Jack London’da görülmektedir.

1940’larda, Columbia Üniversitesi’nden bir grup öğrenci tanıştıkları edebi toplulukla birlikte; “Büyük Ekonomik Bunalım” sonrası işsizlerin demiryollarına düşmesi gibi ancak kaçak olarak değil de otostop yaparak Amerika’yı dolaşmaya başladı. Gidilen her eyalet, geizlen her yer onlara yeni insanlarla ve kültürlerle kaynaşma şansı verdi. Bu etkileşim yavaş yavaş sisteme, geleneğe ve kalıplaşmış yaşam biçimlerine muhalif bir kitle oluşturmaya neden oluyordu.

Beat Kuşağı sanatçılarının, sanatın her alanında çalışmaları görülse de en çok edebiyat çalışmaları öne çıkmıştır. Jack Kerouac “Yolda”, Allen Ginsberg de “Uluma” adlı yapıtlarıyla dönemin en çok tanınan eserlerini yazdı.

Beat Kuşağının sanatta doğrudan herhangi bir akımla bağlantısı yoktur. Sanatsal üretim teknikleri, popüler biçimlerden uzaktır. Beat romanlarının yayımlandığı anda büyük tepki görmesi ve sansürlenmesi, bu romanların uyandırdığı dehşetten kaynaklanmıştır.

Alışılmadık, sıradışı üslup ve içerikte ürünler yazılarından dolayı Beat Kuşağı yazarları ve şairleri hakkında onlarca dava açıldı. Eserleri büyük oranda sansürlendikten sonra yayımlanabildi.

Beat Kuşağı yazarları Varoluşçuluktan etkilenen bir tutum sergilemiştir. Heidegger, Dostoyevski, Nietzsche, Sartre, Kafka ve Camus gibi isimlerin yapıtlarında bu izler görülmektedir.

60’lı yıllarda Beat kuşağı

 

Beat Hareketi, 1960’lara doğru Amerikan yer altı gençliğinin öncüsü durumuna gelmiştir. Romandan şiire, müzikten sinemaya, her alanda etkisini göstermeye başlamıştır. 60’lı yıllardaki bir çok ünlü müzisyen, Beat Kuşağı’ndan etkilenmiştir. Beat Kuşağının gelenek yıkıcı-muhalif karakteri; The Beatles, Bob Dylon, The Doors, The Rolling Stones ve Pink Floyd gibi grupların şarkılarında bolca kullanılmıştır.

Amerika’daki 68 hareketleri de eylem pratiğinde Beat Kuşağı tavrı sergilemiştir. Yine Hippiler de Beat Kuşağı’ndan derin bir şekilde etkilenmiştir.

Beat Kuşağının gençlik üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Mutluluk ve üretim ilişkileri, mülkiyet gibi kavramların etkisiyle hayatın monotonlaşması ve yabancılaşma bunun nedenidir. Beatnikler, insanlara durağan, kalıplaşmış ve dayatılmış bir yaşam yerine özgürlük vaat etmiştir.

60’lı yılların ortalarında on binlerce genç, sıkıcı yaşam tarzından kurtulmak için akın akın Hindistan’a yolculuk etmiştir. Bu yolculuğun anlamı bir arayış ve eylemsel bir başkaldırıdır. Bu dönemde Jim Morrison “Dünyayı istiyoruz, hemen şimdi istiyoruz” diyerek, büyük bir arayışı dile getirmiştir.

 

Beat Kuşağı ve Yol

 

Beat Kuşağı yazarları ve şairleri, edebiyatın hareket halindeyken, yolda üretilmesi fikrini benimsemiştir. Bazıları da roman yazmak yerine romanı yaşamıştır. Jim Morrison da bir beat gibi yaşamış ve 27 yaşına kadar yapılabilecek her türlü çılgınlığı yaparak ölümü kucaklamıştır.

Beat Kuşağı için “Yol” kavramının neredeyse kutsallaşan bir anlamı vardır. Sonu olmayan bir arayışın simgesidir yol. Beat Kuşağının felsefesinde anlam bir hedef değildir. Arayışın kendisidir hedef olan. Bu lirizm onları Kuzey Afrika’ya, Viyana’ya, İstanbul’a, Uzakdoğu’ya, Paris’e ve dünyanın en uç köşelerine dek götürür.

Beat Kuşağının Başlıca Eserleri

 

Jack Kerouac’ın Yolda (On the Road, 1957) ve Zen Kaçıkları (Dharma Bums), Allen Ginsberg’in Uluma (Howl, 1956) ve William S. Burroughs’un Çıplak Şölen (Naked Lunch, 1959) adlı eserleri bu akımın ilk ve önemli yapıtlarındandır.

Kuşağın yazarlarının seçilmiş metinlerinin yer aldığı “Beat Kuşağı Antolojisi” ve Allen Ginsberg’in Uluma (Howl, 1956) 6.45 Yayın ve Sel Yayınları ortak basımıyla çıkmıştır.