Cemal Reşit Rey, Türkiye Cumhuriyeti tarihine efsanevi Onuncu Yıl Marşı ile adını yazdırmıştır. Batı yöntemlerinin kullanıldığı çoksesli Türk Sanat Müziği’nin gelişimine sayısız katkı sağlamış bir isimdir. Besteciliğin yanı sıra orkestra şefliği, piyanist ve öğretmen olarak da büyük başarı kazanmıştır.
Üstün yetenekli bir Türk çocuğu olarak büyük takdir toplamış olan Rey, pek çok öğrenci yetiştirmiş ve 81 yıllık yaşamında müzik dünyasının bir numaralı ismi olmuştur. Yurt içinde ve yurt dışında birçok konser yönetmiştir. Ayrıca dünyaca ünlü sanatçıları şef olarak Türkiye’de ağırlamıştır.
[renkbox baslik=”Fazıl Say Kimdir? Hayatı ve En Ünlü Besteleri” link=”https://bilgihanem.com/fazil-say/” resim=”https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2019/03/fazil-say-kimdir-hayati-en-unlu-eserleri.jpg” renk=”siyah” yenisekme=”evet”][/renkbox]Onuncu Yıl Marşı’yla Türkiye’de bambaşka bir isim haline gelmiş ve bundan sonraki en ünlü eseri Lüküs Hayat ile 1930’lardan 1990’lara kadar konuşulmuştur. Aşağıda Osmanlı’yı Cumhuriyet’e bağlayan besteci Cemal Reşit Rey’in hayatını ve kusursuz sanatına dair detayları bulabilirsiniz.
Cemal Reşit Rey Kimdir?
Cemal Reşit rey, Cumhuriyet tarihinin ilk kuşak bestecilerinden olup, önemli bir isimdir. Günümüzde dillerden düşmeyen “Onuncu Yıl Marşı” ve “Lüküs Hayat” opereti gibi değerli eserlerin yapımcısıdır.
25 Ekim 1904 tarihinde Kudüs’te dünyaya gelmiştir. Ahmet Reşit Rey’in oğludur. Rey ailesinin, Osmanlı döneminde saraya yakın olan önemli ve saygın ailelerden biri olduğu bilinmektedir.
Cemal Reşit Rey, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli ilk bestekarlarından biridir. Türk Beşleri olarak anılan bir grubun üyesidir. Birçok ölümsüz eserin yaratıcısıdır.
Rey, İstanbul Şehir Orkestrası’nın kurucusudur. En önemli eseri Onuncu Yıl Marşı ile adeta Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yepyeni bir sayfa açmıştır.
Cemal Reşit Rey’in Hayatı
Ünlü bestecinin babası Ahmet Bey, Kudüs’te mutasarrıf olarak görev yapıyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir diplomat ve yazardı.
Oğlu Cemal’in müziğe olan ilgisini küçük o yaşlardayken fark etti. Yaşıtları oyunlarla meşgulken, o henüz küçük yaşlarda bir akeordiyonu çalmaya çalışıyor, sonra ondan çıkan sesleri taklit ediyordu.
Ahmet Bey oğlunu hep müzikle büyütmeye çaba gösterdi. Cemal Reşit Rey beş yaşındayken Kudüs’ten İstanbul’a döndü. Küçük Rey, ilkokul çağlarındayken piyano dersleri almaya başladı.
Lise Yılları ve Paris’teki Eğitimi
Ünlü bestekar Galatasaray Lisesi’nde okumaya başladı. 1913 yılına gelindiğinde babasının işi sebebiyle Paris’e taşınmak durumunda kaldı.
Paris’te bir hayat sürmek, sanat ve müziğe tutkuyla bağlı olan Cemal Reşit Rey için paha biçilemez bir fırsat oldu. Burada konservatuar eğitimi aldı.
Daha küçük yaşlardayken Mahler’i orkestra yönetirken görme fırsatını yakaladı. Ayrıca konservatuar eğitimi aldığı sırada kendisini hem müdürü hem de dönemin ünlü bestecisi Gabriel Faure dinledi.
Kısa süre sonra Faure ve konservatuar müdürü tarafından yeteneği keşfedildi ve Faure, ünlü piyanist Marguerite Long’dan ücretsiz ders almasına bizzat aracı oldu. Rey 19 yaşına gelene kadar bu böyle devam etti.
1.Dünya Savaşı başlayınca Rey ailesi Paris’ten Cenevre’ye taşındı. Cemal Reşit Rey burada da konservatuar eğitimine hız kesmeden devam etti. Konservatuarın ustalık sınıfına kadar yükseldi.
1919 yılında İstanbul’a döndüğünde babası tarafından bir piyano hocasına yönlendirildi. Fakat bu, Marguerite Long’dan eğitim almış bir öğrenci için elbet yetersiz kalacaktı.
Öğretmenin Rey için yetersiz kalacağı anlaşılınca ünlü besteci yeniden Paris’e, Marguerite Long’un yanına gönderildi. Bu dönemde Gabriel Fauret’ten müzik estetiği eğitimi aldı.
Bestecilik, piyanistlik ve orkestra şefliği üzerine dersler aldı. Etkileyici besteleriyle henüz o yıllarda dikkat çekmeye başladı. Cumhuriyet’in ilanından iki ay önce Paris Konservatuarı’ndan mezun oldu.
Bu dönemlerde İstanbul Belediyesi Darülelhan’a (ilk konservatuar) Batı Müziği bölümü açılmasına karar verildi. Buraya hoca olarak henüz genç yaştaki Cemal Reşit Rey çağırıldı.
Onu Avrupa’da bekleyen başarılı bir kariyere rağmen bu çağrının üzerine 19 yaşındayken İstanbul’a döndü. Hocaları onu Paris’te kalmaya ikna edememişti.
Tarihimizin en ünlü bestekarlarından Rey, Türkiye’ye döndükten sonra çok sayıda başarılı işe imza attı. Batı’daki kariyerini bırakıp dönmesi onun kariyerini aşağı çekmek yerine tam tersi parlamasını sağladı. Döndükten sonra yaşamı boyunca Türkiye’den hiç ayrılmadı.
Kariyerindeki Başarılı Dönemleri
Değerli besteci Ankara ve İstanbul Radyoları’nda uzun yıllar görev yaptı. Yurt dışında birçok konser verdi. Çoksesli Türk müziğini yaygınlaştırmaya uğraştı.
Türk Halk Müziği ezgilerinden faydalanarak 1933 yılında Lüküs Hayat adlı eserini, 1934’te “Deli Dolu”, 1935’teki “Saz-Caz” ve 1937’de “Hava-Cıva” gibi önemli operetleri izledi. Bunlar dışında konçertoları, senfonik şiirleri ve başka orkestra yapıtları da mevcuttu.
Rey’in tüm hayatı çalışarak ve üreterek geçti. Ailesiyle birlikte Nişantaşı’nda Şair Nigar Sokak’taki bir konakta yaşıyordu. Burada anne ile babası, abisi Ekrem Reşit, kız kardeşi Semine ve onun eşi Semih Argeşo ile birlikteydi.
Semih Argeşo, Cemal Bey’in kurup yönettiği İstanbul Senfoni Orkestrası’nın baş kemancılığını üstlenmişti. Kız kardeşi Semine Hanım da orada keman çalıyordu.
Rey evinde ciddi anlamda klasik müzik alanında çalışıyor, bir yandan da abisi Ekrem Bey ile birlikte müzikal çalışmaları yapıyordu. Yapacağı klasik müzik çalışmaları o dönemde büyük ilgi görüyordu çünkü kolay bir iş değildi.
Ailesini Kaybettiği Yıllar
Bir süre sonra Rey, babası Ahmet Bey’in ölümüyle büyük sarsıntı yaşadı. Ardından kız kardeşi Semine Hanım ve eşi de ayrı bir eve çıktı.
Ardından abisi Ekrem Bey vefat etti. 1962 yılında ise Cemal Reşit, annesini kaybetti. Böylelikle ünlü bestekarın konak yaşamı sona erdi ve bir anda büyük bir yalnızlığa düştü.
Bir süre sonra abisine çok iyi bakan ve bu sebeple aile emektarı sayılan Rıfkı Ergün ve onun ailesiyle birlikte Serencebey’de bir eve taşındı. Bu dönemlerde Cemal Bey orkestradan emekli oldu. Piyano dersleri vermeye odaklandı.
Yeni evi onu sevenlerle ve öğrencileriyle dolup taşıyordu. Bir zamanlar şık kıyafetleri ile dikkat çeken Cemal Bey artık eski kıyafetler giyiyor, onu önceden tanıyanları şaşkınlığa uğratıyordu.
Bu dönemlerde birlikte yaşadığı Rıfkı Ergün’ün ailesini kendi ailesi gibi görmeye başladı. Özellikle aile üyelerinden sağır ve dilsiz olan Melek’e hep şefkatle yaklaştı.
Müzikaldeki Başarıları
1970’li yıllara gelindiğinde Cemal Reşit Rey, Haldun Dormen tarafından sahnelenecek olan bir müzikalin siparişini aldı. Halbuki ağabeyinin ölümünden sonra müzikal yazmamaya karar vermişti.
Fakat Erol Günaydın’ın yazacağı metinleri müzikleyebileceğini açıklar ve herkesi şaşırttı. Erol Günaydın ile kısa süre içinde çok iyi dost oldular ve “Yaygara’70” büyük başarı elde etti.
Ardından “Uy Balon Dünya” adlı kinci bir müzikal yapıldı fakat bu eser ilki kadar başarılı olamadı. 1980’li yıllarda Cemal Bey kendi dünyasına çekildi ve eve kapandı.
Son Dönemleri ve Ölümü
1985’te Lüküs Hayat 51 yıl aradan sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda yeniden sahnelendi. Cemal Bey gala için hastaneden çıkarıldı ve Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’na getirildi.
Müzikal, aradan geçen uzun yıllara rağmen yeniden büyük bir başarı elde etti. Cemal Bey, Haldun Dormen ve Gencay Gürün tarafından alkışlar arasında sahneye çıkarıldı.
Seyirci tarafından dakikalarca ayakta alkışlanmak onu son derece gururlandırdı ve mutlu etti. Fakat bu, onun sahneye son çıkışı olacaktı.
Ertesi gün yeniden kötüleşti ve hastaneye yatırıldı. Ünlü bestekar, 7 Ekim 1985’te hayata gözlerini yumdu. Edirnekapı’daki aile mezarlığına defnedildi.
Aldığı Ödüller
Sanatçı kişiliğiyle Cumhuriyet döneminin en önemli isimlerinden biri olan Rey, hayatı boyunca onlarca eserin yaratıcısı olmuş ve pek çok ödüle layık görülmüştür. Aldığı ödüllerden bazıları şunlardır:
- Cenevre Konservatuvarı Solfej Birincilik Ödülü (1914-1915)
- Cenevre Konservatuvarı Piyano Birincilik Ödülü (1914-1915)
- Cenevre Konservatuvarı Erkek Birincilik Ödülü (1915-1916)
- Cenevre Konservatuvarı parnak Birincilik Ödülü (1915-1916)
- İspanyol Hükümeti’nin Alfonso X el Sabio Nişanı (1953)
- İtalyan Hükümeti’nin Stella della Solidarietà Italiana Nişanı (1957)
- Fransız Hükümeti’nin Chevalier de la Legion d’Honneur payesi
- Fransız Hükümeti’nin Officier de la Legion d’Honneur payesi
- TİSAV Elli Yıl Sahnede Kalanlar Ödülü (1980)
- İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Osman Hamdi Ödülü (1981)
- Atatürk Sanat Armağanı (1981)
- Devlet Sanatçısı Unvanı (1981)
- Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Profesörü (1984)
- Sevda-Cenap And Vakfı Altın Onur Madalyası (1985)
Enstanteneler
Cemal Reşit Rey’in Enstantaneler adlı eseri büyük ses getirmiştir. İstanbul’un değişik yerlerinde çekilmiş fotoğraflar gibi ele alınmış minyatür parçalardan oluşur.
Balıkçılar Ağ Çekiyor, Kör Dilenci Kadın, Eyüp Güvercinleri, Boş Cami Avlusu ve Bayram adlı bölümleri mevcuttur. Her bir parçası kendi içinde farklı bir gizem ve coşkuyu barındırır.
Andante-Allegro, yaylı çalgılar ve keman soloya özel yazılmıştır. İlk bölüm duygusal, lirik bir karakterdedir. Allegro olan ikinci bölümü ise neşeli ve canlı bir havadadır.
Cemal Reşit Rey 10. Yıl Marşı’nı Nasıl Besteledi?
Cumhuriyet’in ilanı üzerinden 10 yıl geçtikten sonra, 1933 yılında kutlamalar için bir marş yarışması düzenlendi. Cemal Reşit Rey, güftesi Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafız Çamlıbel’e ait olan şiir üzerine bir beste yapmayı düşünür.
Bunun üzerinde uzun süre uğraşan Cemal Bey, herkesin coşku ile söyleyeceği bir marş ortaya çıkarmaya çalıştı. Fakat abisi Ekrem Reşit’e yaptığı çalışmalardan hiçbirini beğendiremedi.
Tüm uğraşların sonunda mehter ritminden esinlendi. Herkesin rahatlıkla söyleyebileceği bir eser olan 10. Yıl Marşı ortaya çıkmış, tüm Türkiye’de ses getirmişti.
Ünlü besteci eserini Ankara’da piyanoyla çalarak kendisi seslendirdi. Marş, bir heyet tarafından değerlendirilecekti. Bu heyetin içinde o dönemin Milli Eğitim Bakanı da vardı.
Bakan, Cemal Bey’e marşta “Cumhuriyet” sözcüğünde majörden minöre geçiş yaptığını bunun da cumhuriyeti küçük düşürme amacı taşıdığını iddia etti. Bunun karşısında Cemal Bey;
“Minör küçük anlamına gelir ama müzikte bu anlamda kullanılmaz. Beethoven’in Napoleone’un kahramanlıkları için yazdığı Eroica’nın ikinci bölümü de do minör tonundadır.” cümleleriyle savunmasını yaptı.
Jürinin bir başka üyesinin kahramanlık öyküsü olan Marseillaise’in de minör tonunda olduğunu belirtmesiyle durum açıklığa kavuştu. Cemal Bey yarışmada birincilik kazandı. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. Yıl Marşı çıkmış oldu.
Marş büyük ses getirdi ve bugün üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen günümüzde milli bayramların vazgeçilmezi haline geldi. Usta besteci bu marşın ardından Yedeksubay Marşı, Denizciler Marşı, Himaye-i Etfalin isimli çocuk marşını ve Atatürk için 100. Yıl Marşı’nı besteledi.
Cemal Reşit Rey’in Eserleri
Paris’te başlayan müzik hikayesini Cenevre’de virtüöz sıfatı ile sürdüren Cemal Reşit rey, henüz 19 yaşındayken piyano ve kompozisyon öğretmenliğine atandı ve bu görevi başarıyla yerine getirdi.
Sadece solistliği ve kompozitörlüğü ile değil, orkestra şefliği ve öğretmenliği ile de tanınır. Operaları, konçertoları, halk türküleri, operetleri ve marşları ile Türk müziğine katkıda bulunmuştur. Aşağıda unutulmaz bestecinin eserlerini bir araya getirdik:
Cemal Reşit Rey’in Operaları
Ünlü bestecinin 6 adet opera eseri bulunur. Opera alanındaki bu eserleriyle büyük beğeni toplayan sanatçı, bu şekilde dünyaca ünlü bir isim olmuştur.
Cemal Reşit Rey’in Operet ve Müzikalleri
Cemal Reşit Rey, operet yazmaktan her zaman keyif aldığını dile getirmiştir. Ağabeyi ve sahne sanatçılarıyla yaşadığı anılardan hep sıcak bir şekilde söz etmiştir. Operetleriyle ilgili;
“Zerafet, incelik, nükte, hoşgörü… Bir sırada elli kişi oturmuş ve elli kişi de gülüyorsa bu bir sosyal hadisedir. Operet bestelediğim yıllar hayatımın en zevkli, en neşeli yıllarıdır. Sahne sanatçıları ile kısa sürede kaynaşmıştık. Onlarla konakta buluşur, şarkılar söyler çalışırdık. rahmetli biraderimin ölümü ile operet devri benim için kapanmış oldu.” şeklinde konuşmuştur.
Ünlü besteci 1932-1942 yılları arasında abisi Ekrem Reşit Rey ile birlikte operet ve revü müzikler bestelemiştir. Bu dönemlerde Cemal Bey bir yandan klasik eserler üzerine yoğunlaşmış, bir yandan da Viyana ve Paris havasını İstanbul’a taşımaya uğraşmıştır.
Ünlü bestekar tarafından sahnelenen her oyun ayrı bir ses getirmiştir. Bazı müzisyenler tarafından onun zamanını boşa harcadığı düşünülse de kendisi bu çalışmalarından hep gurur ve sevgiyle söz etmiştir. Ona göre operet ve müzikaller sanat ile eğlenceyi düzeyli bir biçimde bir araya getirmektir.
Rey kardeşlerin ilk operet çalışması, dönemin Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Muhsin Ertuğrul ve İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ tarafından talep edilir. “Üç Saat” adlı operet bu talep üzerine ortaya çıkmıştır. Beş ay boyunca kapalı gişe oynamıştır.
Cemal Reşit Rey’in Orkestra Yapıtları
Müziğe büyük bir tutkuyla bağlı olan sanatçı hayatı boyunca bestecilik, eğitmenlik ve müzisyenliğin yanı sıra orkestrayla ilgilenmiş ve yöneticiliğini de yapmıştır. Henri Dofesse’den orkestra eğitimi almıştır. Bu alanda 14 eseri Türk müziğine kazandırmıştır.
[renkbox baslik=”Sezen Aksu Kimdir? Hayatı ve Şarkıları” link=”https://bilgihanem.com/sezen-aksu/” resim=”https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2019/04/sezen-aksu-kimdir-hayati-ve-sarkilari.jpg” renk=”mavi” yenisekme=”hayir”][/renkbox]Cemal Reşit Rey’in Konçertoları
Ünlü müzisyenin 4 adet konçerto eseri bulunur. Bu eserlerde keman, piyano ve gitar gibi farklı enstrümanlar kullanılmıştır.
Cemal Reşit Rey’in Konçertant Parçaları
Yaşamı boyunca kendini canlı ve üretken bir yaratıcılıkla tanıtan ünlü besteci, 3 adet konçertant parçasının yaratıcısıdır. Sanatçının her bir eseri büyük değer görmektedir.
Cemal Reşit Rey’in Oda Müzikleri
Ünlü besteci oda müziği alanında 9 farklı eser ortaya koymuştur. Türk Beşleri’nin en emektarları arasında olan rey, eserleri Türkiye dışında ün kazanan tek besteciydi.
Cemal Reşit Rey’in Şan ve Orkestra Eserleri
Ünlü bestecinin bu grupta beş eseri bulunmaktadır. Hayatı boyunca çeşitli orkestranın şefliğini yapmış ve bu alandaki eserleriyle başarıyı yakalamıştır.
Cemal Reşit Rey’in Şan ve Piyano Eserleri
Henüz küçük yaşlardayken piyano eğitimi alan ünlü besteci bu başarılı müzik kariyerinde bu alanda gelişim göstermiştir. Bestecinin bu grupta 10 eseri bulunur.
Cemal Reşit Rey’in Koro Eserleri
Müziğin adeta bütün alt dallarında başarı gösteren Rey, bu grupta 3 eser vermiştir. Bunların ikisi halk türkülerini içerir.
Cemal Reşit Rey’in Marşları
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yankı uyandıran 10. Yıl Marşı’yla ün kazanan Cemal Reşit Rey, bu ünlü marşından sonra 3 marşın daha besteciliğini yapmıştır. Bunlardan birini Mustafa Kemal Atatürk’e armağan etmiştir.
Cemal Reşit Rey’in Piyano Yapıtları
Müziğin her alanındaki başarısı gibi aldığı eğitimler sayesinde piyanoda da başarı göstermiştir. Bu grupta 7 adet eseri bulunur.
Cemal Reşit Rey’in Sahne Müzikleri
Ünlü besteci bu grupta 5 adet eser vermiştir. 70 yılı aşan yaratıcılık, icracılık, yönetmenlik ve organizatörlük deneyimlerini farklı yönlerde karakterize edebilmiştir.