İnsanlığın ilk yazılı metni olan Gılgamış Destanı, aynı zamanda Nuh Tufanı’n dan söz edilen ilk eserdir. Metinler, 56 kil tablete Akad çivi yazısı ile kaydedilmiştir. Sümerlerin Uruk kentinde hüküm sürdüğü bilinen kral Gılgamış’ın ölümsüzlüğü araması anlatmaktadır. Edebi bir ölümsüzlük arayışı olan Gılgaımış sanatın, soyutlamanın, kültür ile toplumsal hayatın yani uygarlığın müjdecisidir.
Birçok tarihçiye göre Gılgamış Destanı, MÖ 8. yüzyılda yazılan Odysseia ile İlyada üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Gılgamış’ın doğum hikayesi, Romalı Aelian’ın yazdığı De Nature Animalium’un MS 2. yüzyıl anekdotunda anlatılmaktadır. Aelian, Gılgamış’ın annesinin hamile kalmasını önlemek için büyükbabasınca koruma altında tutulduğunu nakleder. Bunun nedeni de kendisine anlatılan bir kehanette torununun kendisini devireceğinin söylenmesidir. Anne hamile kalır ve muhafızlar çocuğu bir kuleden aşağı atar. Çocuk aşağı düşerken bir kartal onu kurtarır ve bahçıvan tarafından büyütüleceği bir meyve bahçesine sağ salim götürülür.
Gılgamış Destanı, 1849’da Asurbanipal Kütüphanesi’nde keşfedilmiştir. 1870’lerin başında çevrilmesinden sonra bazı kısımlarının Tanah ile benzerlik taşımasından dolay tartışmalara neden olmuştur. Gılgamış 20. yüzyılın ortasına kadar pek tanınmamış ancak 20. yüzyılın sonlarında modern kültürde gittikçe daha belirgin bir figür haline gelmiştir.
Gılgamış Destanı’nın Önemi
Gılgamış, ilk yazılı destan olmanın dışında Sümerler hakkında bilgi vermesi nedeniyle önemlidir. Destanda, isanlık tarihinin bilinen en eski medeniyetlerden biri olan Sümerlerin yaşayışları hakkında bilgiler vardır.
Gılgamış Destanı’nın bir diğer önemli özelliği ise “Tufan” öyküsüdür. Öyküde anlatılan Nuh Tufanı, bazı küçük değişimlerle ve üç büyük dinin kutsal kitaplarında aynen yer almaktadır. Ölümsüzlük otunu bulan Ziusudra’yı bulmak için yola çıkan Gılgamış, Tilmun adasına ulaşır. Ziusudra’nın Gılgamış’a anlattıkları destanda önemli yer tutar.
Gılgamış Destanı ve Tufan Destanı
Kral Gılgamış ölümden kurtulmak için dünyanın öbür ucuna kaçar. Orada tufandan sağ kurtulan Utnapiştim’le karşılaşır. Tanrı Enlil onun hala hayatta olduğunu öğrenince kızar. Ama bu haberlerle içi rahatlayan diğer tanrılar bir daha böyle bir afetin yaşanmaması gerektiğine karar verir.
Utnapiştim Gılgamış’a dedi:
“Gılgamış, sana gizli bir şey açayım. Tanrıların gizini söyleyeyim: Şurippak, senin bildiğin bir kent, Fırat’ın kıyısındadır. Bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. Tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. Bunların babaları soylu Anu, hükümdarları yiğit Enlil, büyük vezirleri Ninurta, su yolcuları Ennagi ve Bilge Ea da onların toplantısında yer aldı.”
Tufan efsanesinin M.Ö.2000, M.Ö.I833-1750 ve M.Ö. 1250’de yazılmış değişik versiyonları bulunmaktadır.