İzmirin İşgali tarih sayfalarında çok önemli yere sahip bir olaydır. Bu nedenle nedenleri ve sonuçları olmak üzere, ilgili olan tüm detayların bilinmesinde fayda vardır. Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru zayıflayan Türklerin toprakları itilaf devletleri arasında paylaşılmaya başlanmış, Yunanistan da Ege’nin incisi İzmir ilimizi istemiştir. İzmir 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu olayın ertesi günü Mustafa Kemal, Samsun’a gitmek üzere Bandırma Vapuru ile yola çıkmış, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmış ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımını atmıştır.
İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmek istenmesi batı dünyasında, birçok önemli isim tarafından eleştirilmiştir. Barış Konferansı’nda yayınlanan bir raporda, Anadolu’nun kıyı kesimindeki illerin işgal edilmesinin insafsız bir hareket olacağı vurgulanmıştır. Türk Bağımsızlık Mücadelesi’nde İzmir’in sembolik bir önemi vardır. Çünkü İzmir’in işgalinin hemen sonrasında Türk Milleti Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için atağa geçmiştir.
Trablusgarp Savaşı Hakkında Bilgi; Nedenleri ve Sonuçları
Bu olay Anadolu’da ve İstanbul’da büyük bir üzüntüyle karşılanmış ve halkın moralinin büyük ölçüde düşmesine sebep olmuştur. Haksızlığa uğradığını düşünen halk tüm çabasıyla karşı koymaya çalışmış ve şehrin her yerinde birlik ve beraberlik mitingleri yaparak, mücadele etmenin haklılığı duyurulmaya çalışılmıştır. İzmir’in İşgali Türk milletinin uyanışında ve gücünü yeniden toplamasında da bir dönüm noktası olarak yorumlanmaktadır. İzmir’in Yunan işgalinden kurtulduğu 9 Eylül 1922 tarihinde ise Kurtuluş Savaşımız bitmiştir ve zaferle sonuçlanmıştır. Anadolu bağımsızlığına kavuşmuştur.
İzmirin İşgali nin Nedenleri Nelerdir?
Birinci Dünya Savaşı sonucunda Paris’te bir barış konferansı düzenlenmiş ve burada alınan karar sonucunda İzmir’in Yunanistan’a verilmesi karara bağlanmıştır. Bu olay üzerine Yunan ordusu Ege Denizi üzerinden gelerek askerlerini şehre sokmuştur. O dönem Yunan İşgal Kuvvetleri’nin komutanı Aristidis Stergiadis’tir.
Ancak dikkatlerden kaçan şöyle bir ayrıntı vardır. Birinci Dünya Savaşı boyunca Osmanlı askerleri ve Yunan askerleri hiçbir zaman birbirleriyle savaşmamışlardır. Oysaki Birinci Dünya Savaşı bittikten 6 ay sonra Yunanistan, İzmir’i işgal etmeye kalkmıştır.
Bu durum İtilaf Devletleri arasında da ayrı bir anlaşmazlığa yol açmıştır. Çünkü İtilaf Devletleri daha önce İzmir’i İtalya’ya vereceklerine dair söz vermişken, Yunan işgali sebebiyle verdikleri sözde de duramamışlardır. Ve böylece İtalya’yı kendi saflarından kaybetmişlerdir.
O dönem Anadolu’yu terk eden İtalyan işgal kuvvetleri, sırf Türk ordusunu Yunanistan’a karşı kullanabilsin diye kendi silahlarını ve savaş mühimmatını Anadolu’da bırakmıştır. Bu beklenmedik gelişme, Türk ordusunun İzmir’i kurtarma mücadelesinde çok önemli bir mihenk taşı olmuştur.
Yunan ordusu İzmir’e girdiğinde kent merkezini, Ayvalık’ı, Çeşme Yarımadası’nı, Selçuk’u ve Belkahve’yi ele geçirmiştir. Sonrasında ise Anadolu içlerine doğru harekete geçerek Bursa’yı, Eskişehir’i, Kütahya’yı ve Afyon’u da işgal etmiştir.
Kazım Karabekir Kimdir? Kısaca Hayatı
Wilson İlkeleri‘ni hazırlayan dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson, Yunanlıların işgalini haksız bir davranış olarak görmüş ancak ABD içindeki siyasi bunalımlar sebebiyle bu işgale karşı etkili bir muhalif sergileyememiştir. Ancak Paris Barış Konferansı’na ABD Delegasyonu resmi bir rapor sunmuştur. Resmi raporun İzmir İşgali ile ilgili bölümünde şu cümleler geçmektedir:
“Ekonomik açıdan bakıldığında Küçük Asya’nın batısındaki kıyı şehirlerinin İç Anadolu’dan ayrılması insafsızca bir darbe olacak ve Türk İmparatorluğu kendisini denize bağlayan doğal çıkışlardan kopacaktır.” ABD, Küçük Asya diyerek Anadolu’yu kastetmektedir. Zaten Türk ordusuna karşı yenilerek İzmir’den geri çekilen Yunanistan, bu savaşı “Anadolu (Küçük Asya) Faciası” şeklinde adlandırmaktadır.
Yunanistan’ın İzmir’i İşgal Etme Sebebi Nedir?
Yunanistan, İzmir’deki Rum sayısının Türk sayısından daha fazla olduğunu öne sürerek İzmir’de hak iddia etti. Ancak bu iddianın gerçek olmadığını Yunanistan kendisi de biliyordu ve bu amaçla gemiler dolusu Rum halkını Ege Denizi üzerinden İzmir’e getirerek Rum nüfusunu artırmaya çalıştılar.
Fakat bu emellerinde başarılı olamadılar. Durumun farkında olan ABD heyeti, mezarlıkların da sayılmasını teklif etti ve çıkan sonuçlara göre Türk nüfusunun Rum nüfusundan daha fazla olduğu tespit edildi.
Bu durum, Yunanistan’ın uluslararası arenada gördüğü desteğin zayıflamasına yol açtı. Esasında ABD bu durumun en başından beri farkındaydı ancak kendilerinden izinsiz olarak Anadolu’ya çıkan İtalyanların İzmir’i ele geçirmesini engellemek için Yunanlıların bu şehre girmesine göz yummuşlardı.
Müttefiklerinden yeterli desteği göremeyen İtalyanlar ise Anadolu’yu terk etmek zorunda kalmış, kendisine söz verildiği halde İzmir’i alamamış ve bu durumun intikamını almak amacıyla Yunanlılara karşı savaşan Türk ordusunu kullanabilsin diye, cephanelerini yanlarında götürmeyerek Anadolu’da bırakmıştır. O dönem askeri mühimmat sıkıntısı çeken Türk ordusu için, İtalyanların bıraktığı bu malzemeler büyük bir destek sağlamıştır.
Yunan ordusu İzmir’e çıktığında onlara karşı koyması beklenen Osmanlı Askerlerinin sayısı sadece 200 dolaylarındaydı. Birliğin başında bulunan Ali Nadir Paşa askerlerine teslim olmalarını ve silahlarını Yunan Ordusuna teslim etmeleri emrini verdi.
İzmir İşgal Günü
Caddenin sağlı – sollu kenarlarında sevinç gösterileri yapan Rumların tezahüratı eşliğinde İzmir’e gelen Yunan Ordusu hiçbir engelle karşılaşmıyordu. Tam o esnada bir el silah sesi duyuldu. Bu durumu gururuna yediremeyen gazeteci Hasan Tahsin, belindeki silahı çekmiş, Yunan askerlerine ateş etmiş ve aralarından birini öldürmüştü.
Bu olay Kurtuluş Savaşı’nda sıkılan ilk kurşun olarak tarihe geçmiştir. İzmir’i işgal eden Yunan ordusu, hiçbir direnç göstermeden direkt kendilerine teslim olan Osmanlı askerlerini dipçikleyerek öldürmüşlerdir.
Neden kurşunla değil de dipçikle?
Çünkü kurşun sıkarlarsa, cephaneleri azalabilirdi. Bu yüzden, zaten silahlarını teslim etmiş olan savunmasız Türk askerini, dipçikleyerek öldürmeyi tercih ettiler. Türk askerine “Yunan ordusuna teslim olun ve silahlarınızı onlara verin” emri vermiş olan dönemin komutanı Ali Nadir Paşa’yı da tekmeleyerek yaraladılar.
Ayrıca İzmir’de yaşayan silahsız Türk halkını öldürmeye, onlara tecavüz etmeye kalkıştılar. Halkın mal varlığına yağma ettiler. İşgalin ilk dört gününde yaklaşık 5.000 Türk öldürülmüş ve bu katliam New York Gazetesi’nde 19 Mayıs 1919 tarihinde haberleştirilmişti. İşgalin ertesi günü, Yunan işgalinden güç bulan İzmirli Rumlar, Türk köylerine karşı saldırıya geçtiler.
Savunmasız köylüler katledildi. Bu durumu gururuna yediremeyen Albay Kazım Bey, yanında sadece 18 asker (er) bulunmasına rağmen köylüleri savunmaya geçti. O dönemde İzmir’in etrafını kuşatan Yunan askerlerinin sayısı 20.000 civarındaydı.
İzmirin İşgalinin Kurtuluş Savaşı’ndaki Önemi
Bu olay sonrasında Urla’da bulunan cephaneyi basan Türk köylüleri, oradaki 120 silahı ve savaş mühimmatını ele geçirdiler ve adam başı birer silah paylaşarak yüz yirmi kişiden oluşan milis gücü kurdular. Vatan topraklarını savunmaya geçtiler. Bu olay, Anadolu’da kurulan ilk Kuvay – ı Milliye gücü olarak tarihe geçmiştir. Kurulan bu güç Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi‘ni oluşturmaktadır.
Bu olay, çevrede bulunan diğer Türk köylülerine de ilham vermiştir. Ve o köylüler de kendi içlerinde birleşerek bir milis gücü oluşturmuşlar ve vatan topraklarını savunmaya geçmişlerdir. Anadolu’ya akın akın yayılan Kuvay – ı Milliye gücünün gitgide büyümesiyle ve daha sonra bu gücün Mustafa Kemal tarafından tek bir elde toplanmasıyla Bağımsızlık Mücadelesi başarılı bir şekilde verilmiştir.
20. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Görülen Fikir Akımları Nelerdir?
Anadolu’daki işgal kuvvetleri bir bir yenilgiye uğratılmış, nihayetinde 9 Eylül 1922 tarihinde işgal güçleri İzmir’in dışına çıkartılmış (tarihçilerin deyişiyle “denize dökülmüş”) ve kurtuluş gerçekleşmiştir. İzmir’in düşman elinden kurtulduğu gün ile, Türk Milleti’nin bağımsızlık mücadelesini kazandığı gün, aynı ana denk gelmiştir.
İzmir, Türk Bağımsızlık Savaşı’nda tarihi bir dönümdür. 9 Eylül 1922 tarihi de İzmir’in kurtuluşu olarak ilan edilmiştir.