Kıskançlık nedir, Neden Zararlıdır?
Kıskançlık nedir, Neden Zararlıdır? Ünlü Rus yazar Tolstoy; “KıskançIık, insanı aIçaItan ve küçüIten bir duygudur.” Der. Gerçekten kıskançlığın sorun olacak ölçüde yani doğallığını aşacak oranda olması hem kişiye hem de çevresine büyük zarar vermektedir. Türk Dil Kurumu (TDK)’ya göre kıskançlık; “Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur.”
Kıskançlık, daha çok duygusal ilişki, aile yaşantısı ve eşler arasında yaşanan ve sonunda söz konusu ilişkinin yitirilmesine kadar sonuçları olan olumsuz bir tutumdur. Özgüven sorunu, karşılıklı saygı ve empatiden yoksun karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Sadece duygusal, ailesel ilişkilerdeki gibi yakınları ve arkadaşları değil başkalarının başarılarının da hasetle ve kabul etmeyen bir duyguyla kıskanılması durumu daha çok kıskanılan kişileri değil, kıskanan kişiye büyük zarar vermektedir. Bu durum her şeyden önce kişisel gelişimin önündeki çok önemli engeldir. Keza kıskançlığın dozajı arttıkça, sürekli hale geldikçe tam bir özgüven yitimine yol açmaktadır.
Kıskançlığın doğuştan değil de sonradan öğrenilen bir duygudur. Kıskançlıkla birlikte işbirliği, dostluk, güvenilir olma gibi olumlu insan davranışlarında azalma olur. Bu olumsuz duygu kişinin çabalarında zaman kaybına, başarısızlıklara yol açmaktadır. Hem yakın çevresine, hem de sosyal çevresine rahatsız edici bir duygu olarak tesir eder.
Kıskançlığın hoş görülecek bir seviyesi de sanıldığının tersine mümkün değildir. Yani kıskançlık tadında bırakılırsa tatlı değildir. Sadece “az kıskançlık” kontrol edilebilir olabilir ve davranış bozukluğu olarak olumsuzluğu hafifletilebilir. Nitekim Dozunda bırakıldığı sürece kıskançlığın hastalık değil davranış bozukluğu olduğu kanısı kabul görmektedir. Gerek kişisel başarıların kıskanılması gerekse duygusal temalardaki kıskançlık kontrol edilemiyorsa bu davranış bozukluğunun varacağı nokta depresyona olacaktır.
Kıskançlıkla özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu arasında sıkı bir ilişki vardır. Kıskançlık duygularıyla öyle ya da böyle cebelleşen bir kimse bir süre sonra değersizlik, çaresizlik, öfke, mutsuzluk ve yalnızlık gibi duygularla yüzleşecektir.
Kıskançlık sadece insanlarda değil hayvanlarda da görülmektedir. Örneğin bir evde uzun süre bulunan bir kedi tüm ilgiyi kendi üzerine çektiğini hisseder. O eve ikinci bir kedi geldiğinde diğeri asabi tavırlar göstererek kıskanç olmaya başlar ve sahibini de protesto eder.