Lohusalık Nedir? Doğum, her kadının yaşaması gereken mucizevi olaylardan biridir. Kadınlar için en önemli süreçlerden birisi de doğum sonrası yani lohusalık dönemidir. Peki lohusalık ne kadar sürer? Bu süreçte nasıl beslenmek neler yapmak gerekir? İşte lohusalıkla ilgili merak edilen detaylar…
Lohusalık ne kadar sürer?
Lohusalık döneminde kadının organları ve sistemleri doğum öncesi haline dönmeye başlar. Bu dönem kadının hamilelik döneminde yaşadığı fizyolojik değişikliklerinin düzeldiği dönemdir. Kadınların doğum sonrası 6 haftayı içeren bu lohusalık döneminde kendilerine çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu dönemde yaşanan sorunlar çok ciddi boyutlara kadar ilerleyebilmektedir.
Lohusalığı 3 döneme ayırarak inceleyebiliriz. Bu dönemler;
- Çok erken lohusalık
- Erken lohusalık
- Geç lohusalıktır
Çor erken lohusalık doğumdan sonraki 24 saat olarak, erken lohusalık doğumdan sonraki 1 hafta, geç lohusalık da kalan 5 hafta olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde yeni annelerin yalnız bırakılmaması gerekmektedir. Eşin ve ailenin sürekli anneye destek ve moral vererek huzurlu bir ortam yaratmasında fayda vardır.
Lohusalık döneminde nelere dikkat edilmeli?
Daha önce de belirtildiği gibi doğumdan sonraki 6 haftalık sürece lohusalık denilmektedir. Bu dönem içerisinde kadın doğum öncesi haline yavaş yavaş geri dönmektedir. 6 hafta bittikten sonra kadının üreme organları normale dönmektedir. Bu dönemde kadınlar bol bol dinlenmelidir. Dengeli beslenmeye özen göstermeli ve iyileşmek için moralini yüksek tutmalıdır.
Lohusalık döneminde cinsel ilişki yaşamak doğru bir şey değildir. Bunun yanında, emziren anneler için adet görme süresi uzayabilir. Emzirmeyen anneler lohusalık dönemi yani doğumdan sonra 6 hafta bittikten sonra adet görmeye başlayabilir.
Psikolojik olarak kendini güçsüz hisseden kadınların lohusalık döneminde yüksek morale ihtiyacı olduğu da bilinmelidir. Bu süreçte giydiklerinize de özellikle dikkat etmenizin faydası olacaktır. Sert kumaşlı giyisiler yerine daha yumuşak (soft ) penye kumaşların kullanılması, doğum esnasında atılan dikişleriniz var ise zarar vermesini enaza indirgeyecektir. Lohusa bayanların sıklıkla kullandıkları Lohusa pijama ya da sabahlıklı lohusa pijamaları da aslında bu amaçla üretilerek fiziksel ve Psikolojik olarak bu sürecte sizi yardımcı olacaktır.
Lohusalık döneminde gaz sorunu
Bebeğini anne sütü ile besleyen kadınların kendilerinde gaz sorununa neden olacak besinlerden uzak durması gerekmektedir. Bu besinler arasında lahana, soğan, fasülye, bezelye, brokoli, karnıbahar, kepekli yiyecekler, limon, portakal, soda, süt, bira, şalgam, kahve sayılabilir. Bazı bebeklerde ise son yıllarda daha da sık gördüğümüz süt alerjisi ile karşılaşabiliriz. Bu durum özellikle annenin inek sütü içeren gıdalarla beslenmesi ile dahada artabilir. Bu durumda annelere katı bir diyet uygulanır. Bebekte ishal, karında şişlik, gaz, ciltte döküntü, ateş gibi belirtiler olan süt alerjisi genellikle geçicidir.
Bitki çaylarını tüketirken neler dikkat etmek gerekir?
Doğumdan sonra salgılanan hormonlar kadında cinsel istekte, uyarılmada, vajinal ıslanmada azalmaya yol açar. Doğum sonrası ilk 6 hafta annenin fiziksel ve ruhsal açıdan değişim yaşadığı, gebeliğin oluşturduğu değişikliklerin azaldığı dönemdir. Bu dönemin sonunda rahim küçülür eski boyutuna gelir, vajinada doğuma bağlı dikişler iyileşir. Bebek ise 6. haftanın sonunda anne ile uyumu sağlamış, uyku, uyanıklık periyotları, gaz sıkıntıları çoğunlukla çözüme ulaşmıştır.
Genellikle aşırı yorgunluk, uykusuzluk, vajinal yoğun akıntı ve kanamanın arttırdığı enfeksiyon riski ve operatif doğumlarda oluşan ağrı nedeniyle ilk 40 gün cinsel ilişki önerilmez. Aslında cinselliği böyle katı kurallarla sınırlayamayız, belirleyici olan kadının kendini hazır hissettiği andır. Ancak burada unutulmaması gereken cinsel birleşme olmadan yakınlaşma, dokunma, koklama, sarılma ve öpüşmenin hem ilişkiyi canlandırmada hemde anneye destek olmada etkisi yüksektir.
Lohusalık dönemi sonrasında özellikle ilk ilişki denemesinde ağrı ve acı duyusu yaşanılabilir. Hormonlardaki değişiklik etkisi ile cinsel uyarılmada, ıslanmada azalma olması ağrıya, oluşan ağrıda isteksizliği arttırır. Bu durum aslında doğal bir süreçtir, Geçicidir. Ön sevişmenin uzatılması, birtakım doğal kayganlaştırıcılar kullanılması ağrıyı azaltır” açıklamasında bulundu.